Diyarbakır Baro Lideri Tahir Elçi’nin öldürülmesi soruşturmasında şüpheliler tespit edildi. Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı, Elçi’nin vurulması sırasında sokakta bulunan ve silahlarını ateşledikleri tespit edilen üç polisi ‘şüpheli’ sıfatıyla belgeye kaydetti.
Cinayeti soruşturan savcı hala etkin misyonda bulunan üç polisin ‘şüpheli’ sıfatıyla sözlerini aldı. Böylelikle dört yıldan sonra birinci defa evrakta şüpheliler yer almış oldu. Kuşkulu polislerden ikisi öbür kentlerden Ses ve Manzara Bilişim Sistemi ile biri ise şahsen savcılığa gelerek tabir verdi. Şüphelilerin sözü 9 ve 10 Ocak’ta soruşturma savcısı tarafından alındı.
Soruşturma kapsamında Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı’nca sorgulanan polislerin ifadesine DW Türkçe ulaştı. Felat Bozarslan’ın haberine nazaran, Elçi cinayeti ile ilgili sorgulanan kuşkulu polislerin üçü de suçlamayı reddetti.
Şüpheli polislerden S.T. olay sırasında kaçan PKK’lılardan birinin açtığı ateş sonucu karnından yaralanmış. Tahir Elçi’nin basın açıklaması nedeniyle bölgede misyon aldıklarını söyleyen S.T., bir mühlet sonra silah sesleri duyduğunu tabir etti. Silah sesi duyduktan bir dakika sonra önünden bir kişinin geçtiğini belirten S.T., bu şahsa ateş ettiğini, çabucak ardında bir kişinin daha geçtiğini ve bu bireye de ateş etmeye başladığını kaydetti. 5-6 el ateş ettiğini söyleyen kuşkulu, “Şahıs beni geçtikten sonra ardı dönük vaziyette bana bir el ateş etti. Karın boşluğumdan yaralandım. Yaralandıktan sonra bulunduğum yere çöktüm ve ateş etmedim. Olay esnasında Tahir Elçi’yi görmedim. Ateş ederken atış menzilimde kimse yoktu. Tahir Elçi’yi ben öldürmedim. Teröristleri etkisiz hale getirmek için ateş ettim” dedi.
‘Tahminim, o gün suikast için oraya gelmişlerdi’
Olay sırasında silahını ateşleyen polislerden F.T. ise çatışma başlamadan evvel Tahir Elçi ile ortasında bir ya da iki metre uzaklık olduğunu söyledi.
Sokağa giren ikinci kişinin kendilerine ateş ettiğini söyleyen F.T., kendisinin de bu şahsa hakikat ateş ettiğini söz etti. Daha sonra Dört Ayaklı Minare’nin altında bir kişinin yerde yattığını gördüğünü söyleyen F.T., “Tahir Elçi’nin vurulma anını görmedim. Tahir Elçi’ye ben ateş etmedim. Tahir Elçi benim atış menzilimde değildi. Kimin vurduğunu görmedim. Ben bu olayın teröristler tarafından planlandığını düşünüyorum. Olay yerinde kimlik tespiti yapılan teröristlerin siyasi ve askeri eğitim aldıklarını biliyorduk. İddiam suikast için oraya gelmişlerdi” dedi.
‘Gömleğinden anladım’
Şüphelilerden M.S. ise birinci anda Dört Ayaklı Minare’nin altında yatan kişinin Tahir Elçi olduğunu anlamadığını belirterek, “Bir mühlet sonra bu kişinin Tahir Elçi olduğunu giydiği gömlekten anladım. Tahir Elçi’nin vurulduğu anı görmedim. Bulunduğumuz yerin 10 metre ötesindeki hendek kazılmıştı. Varsayım ettiğim kadarıyla öbür terör örgütü üyeleri buradan bize ateş ediyordu. Tahir Elçi’yi vuran kişi ya da bireyleri bilmiyorum. Olay anında silahlı şahsı durdurmak için ateş ettim. Tahir Elçi’yi ben vurmadım” diye konuştu.
Dört yıldır soruşturmada ilerleme olmadı
Dört yıldır devam eden Tahir Elçi soruşturmasında 2020 yılına kadar önemli bir ilerleme olmadı. Elçi’nin öldürülmesinden saatler sonra, olay yeri incelemesi yapmak için bölgeye giden ve ortalarında devrin Başsavcısı Ramazan Solmaz’ın da bulunduğu heyete atak düzenlenmişti.
Üç polisin yaralandığı akın nedeniyle birinci gün kanıtlar toplanamadı. İki gün sonra olay yerine giden keşif heyetine yeniden ateş açıldı. Çatışma devam ettiği için keşif çalışması dört ay sonra yapılabildi. Fakat bu müddette kanıtların büyük kısmı kayboldu, Elçi’ye isabet eden mermi çekirdeği de bulunamadı. Toplanan 23 kesim kanıtın incelenmesi ile hazırlanan eksper raporunda ise Elçi’nin nasıl vurulduğunun tıbben ve fiziken bilinemeyeceği açıklandı.
Hendek olayları sırasında yakalanan bir kişi ise Elçi’yi PKK’lıların öldürdüğünü gördüğüne dair söz verdi. Fakat, bu tabir Elçi soruşturması evrakına girmedi.
Görüntüler Londra’da incelendi
Cinayetle ilgili aktif soruşturma yapılmadığını açıklayan Baro ise olay yerinde çekilen görüntü imgeleri Londra Üniversitesi İsimli Mimarlık Kısmı’na gönderip, rapor hazırlattı. Raporda, Elçi’yi öldüren kurşunun Yıkık Kaya Sokak’ta ateş eden üç polisten birinin silahından çıktığı ve bu polislerden birinin kesin fail olduğu not düşüldü.
Baro, bu raporu soruşturma savcısına sundu, lakin savcılık muhtemel şüphelilerin sözünü almadı ve raporla ilgili süreç yapmadı. Raporla ilgili süreç yapmayan savcılık, belgenin tamamını İsimli Tıp Kurumu’na gönderip, yeni rapor hazırlanmasını istedi. Lakin birinci rapor dışında diğer bir rapor hazırlanmayacağı gerekçesiyle bu talep reddedildi.
İşlem yapılmayan belge, Mayıs ayında Diyarbakır’a atanan Cumhuriyet Başsavcısı Ahmet Yavuz’un vazifeye başlaması ile yine açıldı. Elçi’nin vefat yıldönümü olan 28 Kasım 2019 günü yaptığı açıklamada evrakta değerli uzaklık kat edildiğini söyleyen Yavuz, “Baro’nun sunduğu tüm taleplere olumlu yaklaşıyoruz. Kısa müddette evrakın tamamlanması için çalışıyoruz” dedi.
Başsavcı’nın bu açıklamasından 43 gün sonra, Londra Üniversitesi’ne bağlı İsimli Mimarlık Bölümü’nce hazırlanan raporda muhtemel fail olarak tespit edilen üç polisin tabirleri alındı.
25 yılla yargılanabilirler
Hukuk etrafları, dört yıl boyunca ilerleme sağlanmadığı için failler bulunsa bile, cezası iki yıldan altı yıla kadar olan ‘taksirle öldürme’ cürmünden süreç yapılacağını düşünüyordu. Lakin soruşturma savcısı şüphelilerin tabirlerini, ‘olası kastla adam öldürme’ suçlamasıyla aldı.
Türk Ceza Kanunu’na nazaran, fail cürmün yasal tarifindeki ögelerin gerçekleşebileceğini öngörmesine karşın hareketi gerçekleştiriyorsa ‘Olası kastla öldürme’ cürmünden soruşturma yapılıyor. Bu durumda şüpheliler hakkında 20 yıldan 25 yıla kadar mahpus istemiyle iddianame hazırlanıp, dava açılabiliyor. Savcı, tam olarak aydınlatılamayan lakin ağır kuşku bulunan olaylarda da takdiri mahkemede olmak üzere iddianame hazırlayıp, yargılama yapılmasını talep edebiliyor.
Bundan sonra ne yapılacak?
Hukukçular, mümkün şüphelilerin tespit edilmesi ve sözlerinin alınmasının akabinde savcının kısa müddette iddianame hazırlayacağı görüşünde.
İddianame hazırlanır ve kabul edilirse, şüpheliler ‘sanık’ sıfatına girecek ve Ağır Ceza Mahkemesi’nde ‘olası kastla adam öldürme’ cürmünden 20 yıldan 25 yıla kadar mahpus istemiyle yargılanacak. Fakat, savcının kanıtları kâfi bulmayıp, şüpheliler hakkında takipsizlik kararı verme yetkisi de var.